Perşembe, Ocak 28, 2010

Kazım Karabekir........

Şark cephesi komutanı, Milli mücadele kahramanı ve siyaset adamı Kazım Karabekir paşa 1882 yılında İstanbul Kocamustafapaşa’da doğmuştur. Ailesi Karaman’ın Gafariyat (şimdiki ismi ile Kazım Karabekir ilçesi) kasabasındandır. Okul hayatına babasının görevi sırasında doğu illerinde mahalle mekteplerinde başlamıştır. Daha sonra Fatih Askeri Rüştiyesinden ve Kuleli Askeri idadisinden mezun olmuştur. 1900 yılında Pangaltı harbiye mektebi’ne girmiştir. Burada Almanca ve Rusça dersleri almış, 6 Aralık 1902 günü “piyade teğmeni” rütbesiyle, sınıf birincisi olarak mezun olunca kurmay sınıfı’na ayrılmıştır.
Erkan-ı harbiye mektebi’ne ( harb akademisi’ne ) devam eden Karabekir, 1905 yılında bu okuldan da birincilikle mezun olmuş ve “altın maarif madalyası” ile ödüllendirilmiştir.


Okul idaresi gösterdiği başarı nedeniyle kendisinden öğretmen olarak okulda kalmasını istemiştir. Ancak Karabekir paşa bunu kabul etmeyip Manastır’da 3. ordu süvari topçu ve piyade bölük komutanlığında göreve başlamıştır. Burada birçok kere Rum ve Bulgar çeteleriyle uğraşmak zorunda kalmış Bulgarlarla yapılan büyük bir çarpışmadan sonra
Kolağası (önyüzbaşı) rütbesine yükseltilmiştir. Manastır ve İstanbul’da ittihad ve terakki cemiyetlerinin ilk merkezlerinin kuruluşunda bulunmuştur. Meşrutiyetin ilanından sonra Edirne’de 3. fırka erkânı harpliğine getirilmiştir. 31 Mart olayı üzerine hareket ordusu ile İstanbul hareketine katılmıştır. Kazım Karabekir, mağlubiyetle sonuçlanan balkan savaşı sırasında Edirne 10. tümen kurmay başkanı idi. Bulgarların Edirne’yi kuşatmaları sırasında Ordu kumandanı Şükrü paşa ile birlikte büyük fedakârlıklarla uzun süre düşmana karşı koymuştur. Fakat açlık ve cephanesizlikten dolayı 22 Nisan 1913 günü esir düşerek
Sofya’ya gönderildi. 21 Temmuz 1913’te Edirne’yi geri alışımızdan sonra
Bulgaristan ile imzalanan İstanbul antlaşması’yla Sofya’daki esaretten kurtulup
İstanbul’a gelmiştir. 1914’te başlayan 1. dünya savaşı’na Kaymakam rütbesiyle iştirak eden Karabekir, Çanakkale muharebesinde Fransızlara karşı kerevizdere’de kazandığı başarı üzerine Miralaylığa (albaylığa) terfi etmiştir. Daha sonra alman mareşali Graf Von der Gotz paşa’nın Kurmay başkanı olarak ırak’a gitmiş ve mareşalin ölümünden sonra 18. kolordu komutanı olmuştur. Bağdat muharebesinin sonuna kadar bu görevde kalmıştır. 1917 yılı başlarında Diyarbakır mıntıkasındaki 2. kolordu komutanlığına naklolmuştur. Bu arada 2. ordu komutanlığı vekâletini yapmıştır. 1. Kafkas kolordu kumandanı olan Kazım Karabekir elindeki az askere ve silaha rağmen 18 Şubat 1918’de Erzincan’ı, 12 Mart 1918’de Erzurum’u ve daha sonra da Sarıkamış ve Kars’ı Ermenilerden tamamen temizlemiştir. Başarılarının sonucu olarak birçok madalya almış ve Tuğ - Tümgeneral (mirlivalığa) rütbesine yükseltilip paşa olmuştur.15 Mayıs 1918’de Gümrü şehrini işgal edip, Ermeni çete ve askerlerini çatışmalarda yenerek barışa zorlamış, sonucunda da Batum antlaşmasını imzalatmıştır.
Bundan sonra Tebriz’e hareket ederek İran Azerbaycan’ından İngiliz kuvvetlerini çıkartmaya muvaffak olmuştur. Mütarekeden sonra erkân-ı harbiye umumiye reisliğine İstanbul’a çağrılmıştır. Karabekir, İstanbul’da görev alarak pasif hale gelmenin, Vatanın karşılaştığı felakete seyirci kalmak demek olduğunu ve genç komutanların Anadolu’ya ordularının başına gönderilmesi zaruretini ve kendisinin de doğuya tayin olunmasını, ilgililere telkin ve teklif etmiştir. Bu arada, milli mücadeleye girişmek isteyen Mustafa Kemal paşa ile Şişli’deki evinde yaptıkları görüşmeler, büyük tarihi değer taşımaktadır. Vatan kurtuluşunda müspet bir hizmet başarabilmenin ancak hep birlikte Anadolu’ya geçmekle mümkün olacağına inanan Karabekir, Tayin edilmiş olduğu Tekirdağ’daki 14. kolordu komutanlığından doğudaki orduya verilmesini sağlanmıştır. Kazım Karabekir, 24 Şubat 1919’da Erzurum’daki 15. kolordu’nun başına geçmesi gerektiği emrini almış ve amacına kavuşmuştur.
19 Nisan’da gemiyle Trabzon’a ulaşan Karabekir paşa Muhafaza – i hukuk heyeti üyeleriyle görüşmüş ve onların kendisine bağlanmalarını sağlamıştır. Trabzon’dan ayrıldıktan sonra ise Erzurum’a geçen Karabekir, buradaki müdafaa – i hukuk heyeti’nin üyeleriyle görüşmüştür.
Müdafaa– i hukuk heyeti onun emirlerinden çıkmayacağını belirtince halka moral kazandırmak ve durumdan haberdar etmek için mitingler ve görüşmelerde bulunmuştur.
Bu görüşmelerde üzerinde önemle durduğu konular şunlardır:
Tüm şartları zorlayarak silahlanmayı sağlamak ve yurttan düşmana kesinlikle silah veya cephane yardımı yapılmasını engellemek; ermeni propagandalarına inanmamak;
Erzurum’da doğu illeri temsilcilerinden oluşan büyük bir kongre toplamak.
 İzmir’in işgali ile beraber kongre önerisi kabul edilmiş ve 30 Mayıs 1919’da her tarafa davetiyeler yazılmıştır. Bu sıralarda Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da samsun’a çıkmıştır ve hemen Kazım Karabekir ile temasa geçmiştir. Erzurum kongresi’nin toplanma kararını öğrenen Mustafa Kemal bunu takdir ettiğini Kazım Karabekir’e telgraf ile bildirmiştir. Ayrıca 22 Haziran’da Amasya genelgesi’ni yayınlayarak kongrenin toplanacağını yurdun dört bir yanına bildirmiştir. Böylece kongre yöresel değil de ulusal önem kazanmıştır.
Bu olay üzerine, Mustafa Kemal’in Anadolu’daki eylemlerinden çekinen İstanbul hükümeti İngilizlerin baskıları sonucu, paşa’yı İstanbul’a çağırmıştır. Bu emre Mustafa Kemal’in şiddetle karşı çıkması üzerine İstanbul hükümeti kendisini tutuklamak için Kazım Karabekir paşa’yı görevlendirmiştir.
Bunun sonucu ulusun geleceğini etkileyen çok önemli bir olay yaşanmıştır:
Mustafa Kemal tutuklanmayı beklemektedir.
Karabekir paşa odaya girerek Mustafa kemal paşa’yı saygıyla selamlar ve şunları söyler:
"kumandamda bulunan zabitan ve efradın hürmet ve tanzimlerini arza geldim.
Siz bundan evvel olduğu gibi bundan böyle de muhterem kumandanımsınız.
Kolordu komutanına mahsus araba ile maiyetinize bir takım süvari getirdim.
Hepimiz emrinizdeyiz.”
Mustafa kemal Karabekir’in boynuna sarılarak bu eski arkadaşını birkaç kez öper.
Kurtuluşun yıldızı o gün Erzurum’daki tarihi konakta parlamıştır. Bu olaydan sonra da Kazım Karabekir ile Mustafa Kemal arasındaki haberleşme düzenli olarak devam etmiştir.10 Temmuz’da toplanan Erzurum kongresi’nin Türk Milli mücadelesi’ndeki yeri ve önemi çok büyük olmuştur. Bu kongrenin temsil heyeti’ne seçilen Karabekir, Sivas kongresi çalışmalarını da yakından takip etmiş ve kongrenin aldığı kararları desteklemiştir. Milli mücadele hareketi boyunca Edirne milletvekili ve doğu cephesi komutanı olarak görev yapmıştır. 1920’de Ermenilerce işgal edilen doğu illerini geri aldıktan sonra
31 Ekim 1920’de Ferikliğe (korgeneralliğe) yükseltildi. 2 Aralık 1920’de Ermenilerle Gümrü anlaşmasını imzaladı. Rus ve Kafkasya hükümetleri ile yapılan Kars antlaşmasına ait görüşmeleri Ankara Hükümeti murahhas heyeti başkanı olarak başarıyla sonuçlandırdı.
Doğudaki başarının ardından batı Anadolu’daki orduların başarılarını sağlamak üzere,
 Doğudaki ordunun büyük kısmının askeri güç ve mühimmatını Mustafa Kemal’in ordusuna sevk etti. Karabekir doğuda bulunduğu sürece askeri ve siyasi alandaki başarılarının yanı sıra, eğitim sahasında da çok büyük hizmetler yapmıştır. Ermenilerce katledilen ailelerin yetim yavrularına gerçek bir baba olmuş 4000 erkek 2000 kız evladı sefaletten kurtarmış ve vatana faydalı meslek sahibi bireyler haline getirmiştir. Çocukların eğitiminin yanı sıra halkın eğitimi ile de uğraşmıştır. Erzurum ve Sarıkamış’ta okullar kurmuştur. 21 Kasım 1923'de "milli mücadelemizde siyasi ve savaş yararlılığı" görülenlere verilen yeşil ve kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Zafer’den sonra 1. ordu müfettişliğine tayin olunmuş,
Meclisin 2. devresinde İstanbul milletvekili olarak bulunmuştur.
1924 yılında, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez ve arkadaşları ile Cumhuriyet devrinin ilk muhalefet partisi Terrakki Perver Cumhuriyet Fırkasını kurmuşlardır. Karabekir partinin başkanlığına seçilmiştir. Ancak adı geçen parti bir süre sonra kapatılmıştır. Kazım Karabekir paşa, ertesi yıl 22 Haziran 1926’da İzmir suikastında rolü olduğu ileri sürülerek Ankara’da tutuklanıp İzmir’e götürülmüştür. Suikastı araştırmak amacıyla kurulan istiklâl mahkemesi’nde idamla yargılanmıştır. Fakat 23 Temmuz’da söz konusu olayla bir ilgisi olmadığı anlaşılarak, mahkeme üyelerinin oy birliği ile beraat etmiştir.
1927’de emekli edilen Kazım Karabekir 1938 yılına kadar Erenköy’deki bugün müze olan köşkünde inzivaya çekilmiştir. Eserlerini bu dönemde kaleme almıştır.1938 yılı sonunda İstanbul milletvekilliğine seçilmiş 6.,7. ve 8. dönemlerde İstanbul milletvekilliği yapmıştır.
5 ağustos 1946 tarihinde TBMM başkanlığına seçilmiş 26 ocak 1948’de bu görevdeyken vefat etmiştir



bazı kaynaklara göre terrakki perver cumhuriyet fırkasının

kapatılmasının nedeni şeyh sait isyanında rolü olduğu sebebiyledir.

eski türkçe: terakki perver cumhuriyet fırkası

güncel türkçe: ilerici cumhuriyet partisi

kazım karabekir 1927 yılında emekli edilmiş ve milletvekilliği 2. dönem sonunda bitmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatına kadar siyasete girmemiştir.

Bu dönemde 84 kişilik şüpheliler listesinin başında yer aldığı bazı kaynaklarda yer almaktadır.

Uğur Mumcu Kazım Karabekir anlatıyor adlı eserinde şöyle demektedir..

"her devrim catışmalar ve çalkantılar içinde oluşur. bu çalkantı ve çatışmalar

devrimcileride karşı karşıya getirir.

mustafa kemal ve karabekir paşa ulusal kurtuluş savaşımızı kesin utkuya ulaştıran

iki eski dost iki eski arkadaş iki eski asker ve iki eski devrimcidir.

yolları hilafetin kaldırılması ve cumhuriyetin ilanı ile ayrılmıştı"....



Kaynak: Kazım Karabekir vakfı.... Uğur Mumcu Kazım Karabekir anlatıyor.. vb kaynaklar
Cengiz Üregen